Bir Perakende Serüveni: 2101


21 Ocak 2101 Cuma.
Saat 09:05.
Mis gibi kızarmış ekmek kokusuyla uyandı bu sabah Mustafa.
Pencereden yüzüne vuran gün ışığına gözlerini kısarak bakarken seslendi annesine:
- Anne, yine mi güneşli yaz sabahı moduna çevirdin penceremin ekranını? Biliyorsun ben yağmurlu sonbahar sabahı modunda uyanmayı seviyorum.
- Evladım için daralmıyor mu her sabah yağmurla uyanmaya? Zaten kışın ortasındayız. Dışarısı kar kıyamet. Bu sabah da güneşle uyan istedim. Ne var bunda?
diye cevapladı annesi mutfaktan.

Yatağın kenarında doğruldu ve terliklerini giydi Mustafa. Banyoya gitti ve yüzünü yıkadı. Terliklerindeki nano-sensörlerden gelen veriler banyodaki aynaya yansımıştı bile. Kan dolaşımı gayet iyiydi. Gece uyuduğu sırada yatağının kaydettiği veriler de yaşamsal verilerinde bir sorun olmadığını gösteriyordu. Yalnızca geç uyuduğu için bu gece saat on ikiden önce uyumasının daha iyi olacağını söyleyen bir uyarı mesajı vermişti ekrandaki iyi yaşam asistanı.
Ardından mutfağa annesinin yanına gitti.

- Oğlum dün gece yine geç saatlere kadar çalıştın. Neden kendini bu kadar yoruyorsun? Bu proje sağlığından daha mı önemli? Bu sanal görev seni iyice yıprattı. Umarım bir an önce dünyadaki işine geri dönersin.

- Anne biliyorsun ki şirketim Mars görevlerinde Dünya görevlerine oranla daha çok maaş veriyor. Tek sorun zaman uyumsuzluğu nedeniyle daha çok yorulmam oluyor. İki gezegen arasındaki günlük 39 dakikalık fark her bağlantıda farklı bir zaman diliminde çalışmamı zorunlu kılıyor. Mars’ ta her gün aynı saatte mesaiye başlamam için buradaki mesaimin her gün 39 dakika değişmesine ve bu da metabolizmamın olumsuz etkilenmesine neden oluyor. Önümüzdeki birkaç hafta daha orada gündüz mesaisine denk gelmem için burada gece çalışmam gerekecek.

Mustafa beş yıldır uluslararası bir perakendecilik şirketi olan Zon’ da çalışıyordu. Şirket geçen yüzyılın başlarında internetin yeni yeni insanların hayatına girdiği bir dönemde büyük bir atak yaparak internet üzerinden satış alanında dünya devi haline gelmişti. Ardından yüzyılın ortalarına doğru Kişiselleştirilmiş Sanal Mağaza (KSM) uygulamasını hizmete soktu. Bu uygulama insanların evlerini istedikleri an bir süpermarkete, bir giyim mağazasına, bir yapı markete ya da o an ihtiyaçları olan herhangi bir perakende mağazasına dönüştürebilen arttırılmış gerçeklik tabanlı bir yazılıma sahipti.
Kullanıcılar şimdilerde akıllı kontakt lensleriyle kullandıkları sistemde, o zamanlar cep telefonu denilen cihazlarla evlerinin istedikleri bir odasını ZonStore uygulamasıyla taratıp odanın boyutlarını uygulamaya yüklüyorlardı. Ardından arttırılmış gerçeklik gözlüklerini ve eldivenlerini kullanarak bu sanal marketin raflarından istedikleri ürünleri alıp inceleyip sepetlerine atarak alışverişlerini tamamlıyorlardı.
Bu uygulama o yıllarda geliştirilen 5G internetin hızı sayesinde kısa sürede tüm dünyada çok popüler hale geldi. Çünkü uygulamada yer alan “Birlikte Alışveriş” (Shopping Together) özelliği sayesinde olay sadece evde sanal gözlüklerle alışveriş yapmaktan öteye geçerek yeni bir akım yaratmıştı.
“Birlikte Alışveriş” başlangıçta insanların kendi sanal mağazalarında alışveriş yapmak için arkadaşlarını ve takipçilerini davet etmekten ibaretti ancak sonra bambaşka bir fenomene dönüştü.
Nasıl mı?
Şöhretlerinden ve yoğun ilgiden dolayı günlük hayatlarında toplum içine ve günlük hayata  karışamayan, sıradan bir insan gibi gününü geçirmeye özenen dünyaca ünlü şarkıcılar, film yıldızları ve fenomenler bu özelliği çok sevmişti. Birçok ünlü, kendi sanal mağazalarında alışveriş yapıyor, bu deneyimlerini sosyal medya hesaplarında paylaşıyordu. Ünlü insanların bu sanal mağazalarda alışveriş yapması ve bu alışverişlerine istedikleri ya da seçtikleri takipçilerini davet etmeleri alışveriş yapmayı başka bir boyuta taşımıştı. Artık firmalar medyada reklam vermek yerine bu ünlülerin sanal mağazalarında daha çok görünmek ve daha büyük raflarda yer almak için reklam bütçeleri ayırmaya başlamışlardı.
Ayrıca her sektörde uzman kişiler de insanlara alışveriş koçluğu yapmak üzere kendi profillerini oluşturmaya başlamıştı. Örneğin Çeşme’ deki yazlığının bahçesini düzenlemek isteyen bir kullanıcı dünyaca ünlü Los Angeles’ lı bir bahçıvanla birlikte sanal alışverişe çıkıyor ve onun danışmanlığını alıyordu. Tabi bahçıvan da danışmanlık ücretini alıyordu.
Uygulama yardımsever insanların da bir araya gelmesini sağlamıştı. Dünyanın bir ucunda yardıma muhtaç çocukların okuduğu bir okul uygulama profilinde ihtiyacı olan ürünleri listeliyor, oraya yardım etmek isteyen gönüllüler dünyanın farklı yerlerinden uygulamaya bağlanarak birlikte alışveriş yapıp okula yardım ediyorlardı.
Farklı coğrafyalarda yaşayan ancak aynı zevklere ya da ihtiyaçlara sahip insanların bir araya gelme dürtüsü öyle bir noktaya gelmişti ki artık iş alışveriş yapmanın ötesine geçmişti. Perakendedeki bu devrimsel adımlar Zon şirketini yepyeni bir adım atmaya cesaretlendirdi. Yüzyılın üçüncü çeyreğinde şirket gelişen teknolojiyi de kullanarak Kişiselleştirilmiş Sanal Mağaza uygulamasını Kişiselleştirilmiş Sanal Platform olarak güncelledi. Bu yeni sistem sayesinde insanlar uygulamayı sadece alışveriş yapmak için değil konser izlemek, spor müsabakalarına katılmak veya iş toplantıları yapmak için de kullanabilecekti. Uygulamayı nasıl ve hangi amaçla kullanacakları artık kullanıcıların hayal güçlerine kalmıştı.
Zon şirketi bu güncellemenin lansmanını da tüm kullanıcılarını evlerinden bağlandıkları KSP’ de dünyaca ünlü bir piyanistin Mars’ ta verdiği konsere ücretsiz davet ederek yaptı. O gece neredeyse bütün dünya akıllı kontakt lensleriyle hem muhteşem konseri izliyor hem de yaklaşık 200 milyon kilometre uzaktaki bir gezegende olmanın nasıl bir duygu olduğunu deneyimliyordu.
Zon şirketi yüz yıl önce insanların evlerinde bir sanal mağaza oluşturma fikrinin bugün gezegenler arası bir bağ kurmaya evrilmesini sağlamıştı. Bu olay büyük bir ticari başarının ötesinde insanoğlunun kaşiflik duygusunun da büyük bir tatminiydi. 
Şirket artık Mars’ ta da hizmet vermeye başlamıştı. Her ne kadar son yüz yılda gelen öncüler sayesinde Mars’ ta kolonileşme hız kazanmışsa da atmosferi dönüştürme ve gezegende yaşam alanları inşa etme işinde hala kolonilerdeki insan sayısı yetersiz kalıyordu. Hem robot ekiplerini yönlendirecek hem de avatar robotlarla gezegeni keşfedecek insanlara ihtiyaç çok fazlaydı. Şirket KSP sayesinde Mars’ ta bu işleri yapabileceğini tüm dünyaya kanıtlamıştı.
ZonMars adındaki birim KSP sistemini kullanarak Mars görevlerini başarıyla yerine getiriyor ve çalışanlar “Zon/gularity” programı sayesinde Mars’ taki avatar robotlarına bağlanarak en zorlu görevleri yerine getiriyorlardı.
Yirmi ikinci yüzyıla girdiğimiz bugünlerde tekilliğin insanoğlunun hayatına kattığı ve katacağı yenilikler sayesinde artık tek bir gezegene değil galaksinin diğer noktalarına da ulaşmak sadece an meselesi haline geldi. Keşfetme ve merak etme içgüdülerimiz sayesinde ilkel mağazalardan çıkıp gezegenler arası yolculuğa uzanan bu destansı hikaye dur durak bilmeden yazılmaya devam ediyor.

İşte Mustafa’ nın çalıştığı Zon şirketinin etkileyici hikayesi böyleydi.
Yetenekli bir botanikçi olan Mustafa, Mars’ ta atmosfer oluşumu için kurulan tesiste çalışıyor.
Her gün mesaisi başladığında oradaki avatarına bağlanıyor ve Mars toprağına uygun patates türlerini yetiştirmek için çalışmalar yapıyor.

Kim bilir belki bundan elli yıl sonra yani 2150 yılında torunlarımız Mars’ taki bir restoranda  Mustafa’ nın geliştirdiği patates türünün kızartmasını yiyecek! Ya da patates artık bildiğimiz patates olmayacak!

Kim bilir?…

Bir Perakende Serüveni: 2101

21 Ocak 2101 Cuma. Saat 09:05. Mis gibi kızarmış ekmek kokusuyla uyandı bu sabah Mustafa. Pencereden yüzüne vuran gün ışığına göz...