Kurumsallık...
İş dünyasında üzerinde en çok durulan, iş hayatına yeni başlayanların şirket seçerken en çok dikkat ettikleri konuların başında gelen bir kavram.
Kurum, bildiğiniz üzere eş sesli bir kelime. Türk Dil Kurumu' na göre anlamlarından ikisi şöyle:
1. Evlilik, aile, ortaklık, mülkiyet gibi köklü bir yapıyı içeren, genellikle devletle ilişkisi olan yapı veya birlik, müessese
2. Ocak (soba) bacalarında biriken veya çevrede savrulan kalın is (tabakası)
Birbirine çok uzakmış gibi görünen bu iki anlamın ilginç bir şekilde birbiriyle bağlantılı olduğunu düşünüyorum.
Şirketler birbirine bağlı birçok bölümden meydana gelmekte ve ortaya da ürün ya da hizmet çıkararak bir kar elde etmektedirler. Zamanla bu bölümlerde çalışanlar arasında ego savaşlarının, çekişmelerin, çatışmaların meydana gelmesi şirket içi iletişimde sorunlar çıkarıp verimsiz iş sonuçları ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Bir baca da bir çok borunun soba ya da ocaktan itibaren çatıya kadar birbirine bağlanmasıyla meydana gelmekte ve ortaya da ısı enerjisi çıkararak bulunduğumuz ortamın ısınmasını sağlamaktadır. Zaman geçtikçe bu boru hattında oluşan kurum, temizlenmezse, borularda katmanlar halinde birikerek dumanın ya da gazın borulardan geçişini zorlaştırmakta ve sonuçta da görevini yerine getirmeyen verimsiz bir ısıtma sistemine dönmektedir.
Şimdi şirketi meydana getiren bölümleri, aralarında bağlantıyı sağlayan boru hatlarıyla hayal edelim. Bu hatları tıkayabilecek etkenlerin başlıcaları nelerdir?
- Koltuk sevdası
- Korku ("Yerime mi göz dikiyorlar?")
- Zararlı ego ("Ben bu işe senelerimi verdim, benden daha mı iyi bileceksin?")
- Zamana yenik düşmek ya da vizyonsuz olmak ("Bu işin doğrusu bu! Senelerin tecrübesi konuşuyor burada?")
- Sorunları görmezden gelmek ("Bir sürü derdim var benim, bir de bunlarla mı uğraşacağım?")
- Yeni çalışanların düşüncelerini değerlendirmemek ("Biz o dediğini seneler önce denedik, olmaz o iş!")
- Çatışmalar ("O bölüm genel müdürün gözdesi ama bu sene görecek onlar, bakalım el mi yaman bey mi yaman?")
Şirketten şirkete farklılıklar göstermekle birlikte genelde hep bu temel sorunlar ortaya çıkar ve boru hatlarını saran kara "kurum"lar gibi şirketi içten içe başarısızlığa doğru sürüklerler. Bu "kurum"ları periyodik olarak temizleyen sistemler kuran şirketler günümüzde başarılarını herkesin konuştuğu mutlu çalışanlara sahip şirketler olarak karşımıza çıkmaktadırlar.
Peki nedir böyle bir sistem kurmanın yolu?
İletişim ve değerler!
Dünyaca ünlü bir tekstil firması başarı sırlarından birinin çalışanların istedikleri zaman şirketin kurucusuna ulaşabilmeleri olduğunu dile getirmektedir. Tabii ki günlük hayatta sürekli uygulanabilir bir durum değildir bu ancak burada önemli olan iletişimle ilgili olarak bu durumun şirketin değerlerinden biri olarak benimsenmesidir. Çünkü kurucu (patron, genel müdür) yol gösterendir ve aslında burada tüm yönetici ve çalışanlara iletişim konusunda bir değeri benimsetmektedir.
Ancak günümüzde, özellikle az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde çok sık gördüğümüz durum ise yöneticilerin terfi aldıkça ekiplerinden uzaklaşmaları, güçlerini, astlarını geliştirmek yerine , adeta kendilerini bulutların üzerinde yaşayan mitolojik Yunan tanrıları gibi görerek, onlara baskı yapmak üzere kullanmalarıdır.
Oysa ki ezilen toprak mahsul vermez. Aksine kaskatı kesilir ve verimsizleşir. Topraktan mahsul almak için onu kabartmak, sulamak, ilgilenmek gerekir.
Kurumsal şirketlerin "kurum" olgusuna mecazi ve de ironik olarak bakış açım bu şekilde.
Şirketlerin "KURUMSAL"laşması için periyodik olarak tüm "KURUM"larını "SAL"layıp silkelemeleri gerekmektedir.
Umarım bu yazıyı okuduktan sonra en kısa zamanda şirketinizin hatlarındaki "kurum"ları tespit edip temizlemeye başlarsınız.
Selamlar.
Peki nedir böyle bir sistem kurmanın yolu?
İletişim ve değerler!
Dünyaca ünlü bir tekstil firması başarı sırlarından birinin çalışanların istedikleri zaman şirketin kurucusuna ulaşabilmeleri olduğunu dile getirmektedir. Tabii ki günlük hayatta sürekli uygulanabilir bir durum değildir bu ancak burada önemli olan iletişimle ilgili olarak bu durumun şirketin değerlerinden biri olarak benimsenmesidir. Çünkü kurucu (patron, genel müdür) yol gösterendir ve aslında burada tüm yönetici ve çalışanlara iletişim konusunda bir değeri benimsetmektedir.
Ancak günümüzde, özellikle az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde çok sık gördüğümüz durum ise yöneticilerin terfi aldıkça ekiplerinden uzaklaşmaları, güçlerini, astlarını geliştirmek yerine , adeta kendilerini bulutların üzerinde yaşayan mitolojik Yunan tanrıları gibi görerek, onlara baskı yapmak üzere kullanmalarıdır.
Oysa ki ezilen toprak mahsul vermez. Aksine kaskatı kesilir ve verimsizleşir. Topraktan mahsul almak için onu kabartmak, sulamak, ilgilenmek gerekir.
Kurumsal şirketlerin "kurum" olgusuna mecazi ve de ironik olarak bakış açım bu şekilde.
Şirketlerin "KURUMSAL"laşması için periyodik olarak tüm "KURUM"larını "SAL"layıp silkelemeleri gerekmektedir.
Umarım bu yazıyı okuduktan sonra en kısa zamanda şirketinizin hatlarındaki "kurum"ları tespit edip temizlemeye başlarsınız.
Selamlar.